İsmet ŞAHİN  

Balkanlar

ENGLISH

Sofyada 3 günlük bir sempozyuma katılmam gerekiyordu. Bende bu akademik çalışmayı motorsikletli bir geziyle birleştirmeyi planladım. Üniversiteden arkadaşım Oğuzhan Bahadır Demir’in de katılımıyla iki motor, iki kişi ve 7 günlük bir gezi planladık.  Bu sefer hem farklı bir rota olması için  hem de Buzluca ve Shipka tepelerini görebilmek için Bulgaristana Kırklareli üzerinden Dereköy Sınır kapısından geçtik. Tırnovacık, Tsarevo, Lozenets, Burgaz  üzerinden Sliven ve Kazanlığa ulaştık. 1 gece Kazanlıkta yattık. Oradan Sofyaya geçtik ve 2 gece kaldık. Sonra  Köstendil üzerinden Üsküpe ulaştık. Burada bir gece yattık. Bir sonraki gün Köprülü, Vardar ovasından Selanike Ulaştık ve 1 gece yattık. Ertesi gün Kavalada bir gece konakladık ve sonraki gün İzmite döndük.  Sağda rotamız aşağıda sabah erken saatte evden çıkışımız.

Tırnovacık ile Tsarevo arası bir dağ yolundan geçtik. Çok güzel bir orman içerisinde sanki sovyetlerden kalma  kısmen bozulmuş bir asfaltta sehayat ettik. Yol virajlı ve yorucuydu ama manzara nefisti. Biraz fakir bir bölge olarak hatıralarımda kalmış. Eski dökük köyler, yollar ve insanlar gördük. Tsarevodan sonra yol düzeldi, ara ara karadenize paralel yol aldık ve Burgaza geldik. Yandaki video seyahatten kesitler içeriyor.

Burgazdan sonra uzun bir yolculukla kazanlığa ulaştık. Otele yerleştikten sonra biraz dinlendik.  Aksam Türkiye’den bulgar göçmeni öğrencim Ebru Tuncerin kayınbabası İbrahim beyle güzel bir Bulgar lokantasında yemek yedik ve sohbet ettik. 

Bu gezide en çok görmek istediğim yerlerden biri Buzluca Tepesindeki uçan daire şeklindeki eski sosyalist anıtıydı. Wikipedide bu tepe için “Buzluca Koca Balkan Dağları'nda bulunan 1441 metrelik bir doruktur. 1868'de Bulgar teröristleri Hacı Dimitr ve Stefan Karaca'nın Türklere karşı son savaşı burada olmuştur.” yazmaktadır. Bu dağın tepesinde uzay gemisine benzeyen bir anıt bulunmaktadır. Sosyalizm döneminden kalma bu anıt,  Bulgaristan İşçi Sosyal Demokratik Partisi’nin 1891 yılında kurulduğu yerde yapılmıştır. Bugün bu anıt harap ve yağmalanmış durumdadır ve graffitilerle komünizm karşıtı mesajlar yazılmıştır.  Beni en çok düşündüren ise “Never forget your past” yazısıdır. Geçmişinizi asla unutmayın demektedir. Ancak burada kastedilen olumlu bir hatırlama olmaktan ziyade despotluğu, baskıyı ve acıyı unutmayın anlamındadır. Ben üzüldüm çünkü bana göre değerli bir fikrin yanlış zamanda yanlış insanların yönetiminde kirletilmiş olmasıdır. Buraya not ediyorum insan soyunun kültürü evrimleştikçe kapitalist düzen çürüyecek ve insanın ve toplumun değerli olduğu yeni ideolojiler köklerini eski fikirlerden alacaktır.

Buzluca tepesine sabah çok erken saatte çıkmıştık. İn cin top oynuyordu ama sonra fark ettikki bizimle birliktte bir kişi daha var. Cristian Blascu. Bir hafta önce işinden ayrılmış ve motora atlayıp Romanya Braşovdan gelmiş. Burada başlayan arkadaşlığımız sonra arkadaşlarıyla Türkiye ziyaretleri ile gelişti ve hala görüşmeye devam ediyoruz. 

Bu sırada Çar III.Boris ve sevigili eşi ile karşılaştık ve bize bir selfi bahşettiler. Ben nedense III. Borise yakın durmuşum!  Benim sofyaya 2. gelişim olduğu için bir önceki seferde bir çok yeri gezip gördüğüm için çok yeni bir deneyim olmadı benim için. Sofyada 2 gün geçirdikten sonra Üsküpe hareket ettik. Hava durumunu sürekli kontrol ederek ıslanmadan üsküpe geldik.  Former Republic of Yuguslavia Macedonia yazıyordu. Yunan Makedonyasından farklı olduğunu vurguluyordu sanırım.

Üsküp çok büyük bir şehir değil ve gezip görülecek yerler genelde merkezde. Özellikle sonradan yapılan binalara tarihi bir görüntü verilmiş ve bolca iri heykel var. Tam şehir merkezinde ise Büyük İskenderin heykeli var. Ayrıca  nehir içine inşa edilmiş ahşap süsü verilmiş gemiler otel ve cafe olarak çalışıyor ve hoş bir görüntü oluşturmuşlar. Nehir kenarında ise gerçekten dünyaca ünlü mekanların şubeleri yada çakmaları var. Ben en çok Casa Cubana’yı beğendim. Ziyaret edenler mekanın çeşitli yerlerine isimlerini yazmışlar bizde yazdık. Bir sonraki yıl Erhan Metinle de Üsküpe geldik ve ben bir kez daha yazdım. Büyük taş köprüye de Sultan Murad inşa ettirmiş. Vize istenmediği için çok sayıda Türk turist var. Mekan sahipleri yabancı görünce hemen Türkçe konuşmaya başlıyorlar. Bu arada bir Arnavutla tanıştım, siz dedi bize “en iyi Arnavut derisi yüzülmüş ipe asılmış Arnavuttur dersiniz dedi.” şaşırdım Biz bu muhabbete çok uzağız. Üsküp sokaklarında gezerken bir seyyar satıcıda mermer bir mısır firavun kafası şeklinde bir heykel gördüm, adamla inglizce iletişim kurmaya çalışıyorum. Satacak ama çok para istiyor. O arada Türkçe bir kelime çıktı ağzımdan adam “Abi, Türkseniz ne yoruyorsunuz beni dedi, meğer oda Türk orijinli bir Makedonmuş.  

Üsküpten Selaniğe geldik. Tarihi Turist Otele yerleştik. Selanik ilk bakışta aynı Mersin’e benziyor. Sadece konuşulan dil ve ibadet edilen mekanlar farklı. Şehri dolaştık. Elbette öncelikle Atatürk’ün evini ziyaret ettik. 

Akşam Full touMeze isimli popüler mekanda yemek yedik. Elbette Yunan Salatası ve balık sipariş ettik. Aynı balıkları pişirip yiyoruz ama yöntem ve kullandığımız baharatlar değişiyor. Kesinlikle bizim mekanlarımızda daha lezzetli balıklar. Üstelik meze çeşitlerimizde çok daha fazla ve lezzetli. Onların kabaki dedikleri kabak kızartma yada patlıcan kızartmayı sodada bekletip unlayıp yaptıkları için biraz daha kıtır kıtır. Kalamarı çok kalın dilimliyorlar üstelik bizdeki kadar temizlemiyorlar sanırım.  Tadı biraz çiğ ve görüntüsü de çok şık değil. Baby Kalamari diye servis ettikleri ise hiç yenecek gibi değil. Yunan salatası kesinlikle lezzetli. Tembel hanım salatası ismini koydum nedeni ise her şey iri dilimlenmiş. Ancak üzerindeki peynir çok şık duruyor ve kullandıkları zeytinyağıda ayrıca lezzetli. Ayrıca cacık caciki oluyor ve içine biraz mayonez koyuyorlar ve bence tadını bozuyor.

Bir sonraki ziyaretimiz hemen 12 km ötedeki Shipka tepesi ve anıtıydı. Osmanlıı Rus savaşının gerçekleştiği ve neredeyse tüm balkanları kaybetmemize sebep olan yenilginin gerçekleştiği tepe. Buraya Ruslarla Bulgarlar anıtlar dikmişler ve zaferlerini hatırlıyorlar. Çizdikleri resimlerde tepede Ruslar v e Bulgarlar ellerinde taş ve silahlarla tepeye çıkmaya çalışan fesli Osmanlı askerlerini öldürüyorlar. Üzücü bir deneyimdi bizim için. 

Kazanlkıktan Sofyaya geçtik. Akşamüstü hafif yağmur altında Sofyaya girerken yol arkadaşım Oguzhan soğuk terler dökmekteydi. Islak asfalt fobisi nedeniyle oldukça yıprandı. Uzun bir arayıştan sonra pansiyonumuzu bulduk ve motorsikletlerimizi bir binanın eksi 2. katındaki otoparka güvenlik nedeniyle park ettik, kapalı kilitli garaja da güvenemedik ve motorlarımızı arka tekerlerden zincirledik ve ön tekerlere de Abus alarmı taktık ayrıca motorlarımız tozlanmasın diye üstlerine motor çadırlarımızı örttük. :) 

Sonra çıkıp şehri dolaştık. Konserler dinledik, müzeler o geceye özel ücretsizmiş, müzeler gezdik. Yemek yedik ve dinlendik. Vitosha caddesinde dolaşırken gelir dağılımındaki adaletssizlik açık bir şekilde gözüküyordu. 70 yaşında temizlik işçileri ve son model arabalarda gençler.

Üsküp’ ten Selaniğe geçerken Vardar ovası kenarında Mayadağdan hafif virajlı bir yolla gidiliyor ve motorsiklet için tam bir zevk yolu. İnsan vardar ovasından geçerken türküyü düşünmeden edemiyor. İlk geçişimde türkü yoktu yanımda ama ikinci geçişimde buradan geçerken türküyü dinleyerek ve söyleyerek geçtim. Sizde lütfen aşağıdaki soldaki türküyü sağdaki videoyu birlikte çalıştırıp, motorun sesini kısıp orada türkü eşliğinde motorsiklet sürdüğünüzü hayal edin. 

Kavala da akşam yemeğimizi Nemesis adlı lokantada yedik. Hemen limanın yakınında sahilde popüler bir lokantaydı. Servis ve servis çalışanları kesinlikle çok başarılıydı. Oğuzhan da bende çok beğendik. Yemeklerde lezzetliydi. Pattates kızartması biraz değişikti sadece.

Ve eve dönüş. Güzel bir geziydi. Herkese bu rotayı tavsiye ediyorum. 5-6 günlük hoş bir değişiklik olabilir. 

Bir sonraki durağımız Kavala oldu. Çok şirin bir yer. Türklerin çok rağbet gösterdiği mekanlardan bir başkası. Güzel bir koyda, Tasos adasına yakın bir il. Muhteşem manzaralı bir otelin manzarasız ekenomik sınıf bir odasına yerleştikten sonra çıkıp şehri dolaştık. Önce eski şehirde kaleyi ve Osmanlı zamanından kalan külliyeyi ziyaret ettik. 

Kocaeli Üniversitesi,  Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü 41380  İzmit/Kocaeli/Türkiye

ismetsahin@gmail.com